Kaliteli Yalnızlıklar

Yalnızlaşmak bir seçimdir. Bence! Dostlar, arkadaşlar, tanıdıklar hatta bir ara aşık olduğunuza inandığınız o adam bile, artık aynı paydada olmadığınızı hissettiğiniz anda sizin için eski olurlar. Mesela bir sabah uyanıp arkadaşlarınızla hep buluştuğunuz o kahvecinin aslında sizin pekde gitmekten hoşlanmadığınız bir mekan olduğunu farkettiğiniz o an, yada arkadaşlarınızın sürekli yakındığı o dertlerin sizin için önem teşkil etmediğini, içinizden “vay arkadaş hiç mi dert görmediniz hayatınızda da bunları dert edindiniz” dediğiniz o an gibi bir çok anın biriktiği noktada artık o arkadaşların sizin için arkadaş olmadığını hissedersiniz. İnsanların bu inanmadığınız hayat dramlarına ortak olmamayı seçmek bir noktada yalnızlığı seçmektir. Yalan gülümsemeler yada yalandan ortaya attığınız “ayy ne fenaa, sen üzülme canım”larınızı alıp o ortamı terketme vaktiniz gelmiştir artık. Çok eski dostlarınız için durum daha kritiktir çünkü eski paylaşımların tadı bulunduğunuz anlara ulaşmayabilir. Başladığınız zamanki yollarınızla şuan ki yollarınız çok farklı yönlere sapmış olsa da sevgi bağı sizi uzun bir süre daha bir arada tutmuş olabilir. Fakat insanlar değişiyor. “O kız asla öyle birşey yapmaz” dediğiniz o kız öyle bir şey yapıyor mesela. Yeni çevreler yeni insanları ve onlarla paylaşılan yeni anıları getiriyor. E bir noktada eskinin üstü kapanıveriyor.

Bir devri kapatacağımı planlayarak uyanmadığım bir gün olduğuna emindim. Rutin bir sabah geçirip klasik bir yorgunlukla eve geldiğim sıradan bir gündü. Çayımı demleyip köşeme kurulmuş, battaniyemi örtmüş ( yaz kış üşüyenlerden olduğum için mevsimin önemi yok) ve dinlenmenin huzurlu kollarına kendimi bırakmıştım. Akşam 10 civarı kız grubundan gelen “biz hazırız kaçta mekanda olursun?” Mesajıyla günlerden cumartesi ve eğlence günü olduğunu hatırladım. 12 saat mesai yapmıştım ben, tüm gün ayaktaydım asla gidecek enerjim ve açıkçası o deliliği çekecek sabrım da yoktu. Daha evvelde gitmeyi iatemediğim günler olmuştu fakat ilk defa gitmemenin beni daha mutlu hissettireceğine dair bir his duyuyordum. Ve gitmedim. O gün birdaha hiç gitmeyeceğim günlerin ilkiydi. İkinci planlamada ise sağlıklı yada verimli bir zaman geçirmediğimizi düşündüğüm için gitmemeyi seçtim. Üçünsü ise en iyisiydi, gittiğim hiç bir gecenin sonunda mutluluktan uçarak döndüğümü hatırlamıyordum. O halde yaşlanmış veya en baştan yaşlı doğmuş olabilirdim. Ama ikisi de değildi. İnsanlar değişiyordu. Aynı rutinde kalmış aynı paylaşım farklı bakış açılarında aynı sonucu vermiyordu artık.

Bu sadece yalnızlaşmaya başlamanın küçük bir örneği olabilir. Akabinde bu şekilde ne hissediyorum, ne düşünüyorum, mutlu muyum sorularıyla irdelediğim bir çok İlişkiyi de sonlandırdım. Yoğun kalabalıklar iki şeye sebep olur, ya görünmek istemeyip içlerinde saklanırsınız ki bu sizin isteğiniz soğrultusunda faydalıdır, ya da kalabalıklar içinde bütün potansiyelinizle birlikte farkedilmeden sıradanlaşır ve ayırt edilmeden yok olur gidersiniz.

Yalnızlık bir seçimdir. Bir kaç “gerçek” kişinin eşlik ettiği, merkezinde sizin durdunuz kaliteli yalnızlıklar dilerim.

AŞKLA BÜYÜMEK

Başlıktan kastım, mutlu bir ailede bir aşkın meyvesi olup, aynı aşkın sıcaklığını hissederek büyümek değil. Anasının kuzuları üzgünüm sizin adınıza. Kastettiğim aşkla büyümek bir adamı sevip onun hayatınızdaki varlığının size kattıklarıdır. Yahut bir kadın olgunluğuyla duyulan aşkın gölgesinde toy delikanlılıktan sıyrılmaktır. Aşk çocuk avutma işi değildir diye itiraza yeltenenler olacak elbet. Olsunlar, onların rengi de lazım bu hayata.

Aşkla büyümek, sevdiğinin müzik zevkine kulak vermeyi öğrenmektir, onun içtenlikle eşlik ettiği şarkılarda anılar biriktirmektir. Zaten bir müddet sonra istemsiz onun sesinden seversin o şarkıları. Müzik zevkin büyür.

Aşkla büyümek, onun anılarını deneyim sayıp ufak bilgiler edinmektir. Sen Leyla olmuş onun anlatışını izlerken anılarındaki heyecanlarını görürsün, bir insanın hayatında olmadığın anlarının derin merakı nasıl birşey onu öğrenmektir. Merakın büyür.

Aşkla büyümek, bir insanın korkularına şefkatle yaklaşmayı öğrenmektir. Yanıbaşında gördüğü kabuslara engel olamayıp teselli için hazır olmayı öğrenmektir. Şefkatin büyür.

Aşkla büyümek, sevdiğinin bakış açısından bakmayı öğrenmektir. Eşin dostun için gösteremeyeceğin anlayışla yaklaşmayı öğretir. Sağduyun büyür.

Aşkla büyümek, kendininkinden farklı fikirleri dinlemeyi, farklı görüşlere önem vermeyi, farklı coğrafyalara ilgi duymayı öğretir. Dünya görüşün büyür.

Aşkla büyümek, 19 yaşın verdiği enerjiyi, yaşanmışlığı hayli çok biriyle paylaşmayı öğrenmektir. Yaşın büyür.

Aşkla büyümek, sen adım adım sevdiğini takip eder, benimser ve özümserken sevdiğinin senin yanında kalmayacağını öğrenmektir. Sen büyürsün.

Sonra dönüp baktığında, olmadığın yerlerde olmuş, yaşamadığın şeyleri yaşamış, dinlemediğin şarkıları sevmiş, görmediğin kabusların korkusunu aşmış,gece yanında uyuyanın üstünü örtme inceliğinde sevmiş bulursun kendini. Belki sevilmiş belki sevilmemiş ama illaki yalnız uyanırsın o sabaha. Aşkla büyümüş, yapayalnız bir olgunluğa erişmişsindir. Kabullenişi, tevazuyu ve devam etmeyi de öğrenmişsindir.